Canınız Kahve Çekecek: Kahveli Filmler
Kahveli Filmler
Kahvenizi nasıl bir ortamda içmek daha çok hoşunuza gider? Bir kafe, restoran, belki bir sahil kenarı ya da ev. Güzel bir kahveyi yudumlayabilecek sınırsız yer var. Mesela kapalı havada, yağmur damlalarının cama vurduğu bir günde elinize sıcak bir kupa kahveyi alıp keyifle film izlemek gibisi var mı?
Kahvenin enfes kokusunun eşlik ettiği pek çok aktivite sayabiliriz. Buna film izlerken içilen kahveler de dâhil. Peki ya izlediğiniz film size buram buram kahve kokusu taşıyorsa? Hatta durduk yere canınızı kahve çektiriyorsa? Evet, bildiniz. Kahveli filmlerden bahsediyorum. Bazen bir kafede içilen enfes kremalı latte, bazen bol köpüklü bir Türk kahvesi bazen ise işe yetişmeye çalışan birinin elindeki espresso. İşte belki de izlerken farkına varmadığınız ama filmlere ikonik bir hava katan kahveli anlar. Kahveli filmlere şöyle bir göz atalım mı?
Cup of Love (Bir Fincan Aşk)
Kahveler üzerine çalışan bir mühendis özel bir kahve üretimi yapabilmek için Kolombiya'ya gider ve orda kahve arazisi olan birisiyle tanışır. Aralarında zamanla büyük bir aşk başlayacaktır.
Breakfast at Tiffany's (Tiffany'de Kahvaltı)
Film (Audrey Hepburn)’ün kahve içtiği sahneyle açılır. Hepburn’ün bir elinde kahve diğer elinde de çörek bulunur.
Coffee and Cigarettes (Kahve ve Sigaralar)
Filmde, bir masada kahve ve sigara eşliğinde birbirleriyle konuşan insanların hayatları ve anlaşmazlıkları ortaya konmaktadır.
Amelie
Audrey Tautou’nun romantik komedisi genel olarak Amelie'nin çalıştığı kahve dükkanında geçmekte. Bu yüzden bol bol kahve sahnesi görmek mümkün.
The Usual Suspects (Olağan Şüpheliler)
Dedektif Dave kahvesinden bir yudum aldıktan sonra azılı suçlu Kayser Söze'nin kim olduğunu anlar. Bu sırada elindeki kahve fincanını yere düşürür.
Heat (Büyük Hesaplaşma)
Filmde kahve önemli bir yer tutar, çünkü Robert De Niro ile Al Pacino kahvelerini yudumlayarak problemlerini çözmeye uğraşırlar. İkisinin bir arada olduğu anlardan bu kahve sahnesi sinema dünyası için oldukça kült bir andır.